LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
LOOKING TO ISTANBUL FROM ANOTHER PERSPECTIVE / İSTANBUL’A BAŞKA BİR AÇIDAN BAKIŞ, Golden Horn, Istanbul, Turkey 1954
Özdemir Asaf
Cumhuriyet Gazetesi
28 Kasım 1970
Yıldız Moran ve Fotoğraf Sanatı
Fotoğraf sanatı ve uğraş’ı ile ilgilenenler Yıldız Moran adını bilirler.
Yıldız Moran İngiltere’de dört yıllık fotoğraf eğitiminden sonra 1954 yılında yurduna dönmüştür. Türkiye’de 1954’den beri çeşitli sergiler açan sanatçının, 18 Kasım’dan 30 Kasım’a kadar açık kalacak olan son sergisinde, 100’den fazla eseri sunuluyor. Ana konusuna “Anadolu insanları ve görüntüleri” diyebileceğimiz eserlerinde Moran başarıya ulaşmış. İzleyenlerde uyandırdığı ilgiden bu anlaşılıyor.
Yıldız Moran bu sergisini 1962 yılında İskoçya’da, Edinburgh Festivali’nde açmıştı. Geniş bir yankı uyandıran o sergilemeden sonra, aralarına başka fotoğraflarını da katarak düzenlediği son sergisi, açılışında gezen çağrılılarca büyük bir beğeni ile karşılanmıştır.
Doğayı, insanı birinci plana alarak veren sanatçının, konulara eğilişindeki özellik şöyle özetlene bilir: “Yaşantının anlarını ve onun içindeki insanları kendi yalın havalarında vermek için onlarla olmak gerekir.” diyor kendisi.
İki İnsan
“Konu İnsandır benim için. Ben onunla iki insan olarak bağımı kurarım. Fotoğrafçı olmam hiç bir zaman ön planda değildir. İkimiz selamlaşırız, konuşur dertleşiriz. Yakınlık kurulur. Ben bu arada açımı arar, yerimi bulur, çerçevemi saptarım. Karşımdaki insan kendiliği içindedir ya da kendiliği içinden gerilme ve kasılmalarla, pozlarla sıyrılmamıştır. Davaları ve yaşantısının gereklerince güleç düşünceli, kederlidir. Neyse odur kısacası. Fotoğrafımı çekerim. Ondan sonra, artık benim işim bitmiş, onunla bir alacağım vereceğim kalmamışçasına hemen uzaklaşmam oradan. Başladığım gibi, gene onunla konuşur, vedalaşır öyle ayrılırım.”
Bir de şu var:
“Örneğin düşünceli bir insan çekmişimdir. O poz değildir. Onu ilk rastladığım anda çekmişimdir. İşinin başındadır, mahkeme kapısı önündedir. Makinemi kullanmışımdır önceden. Onunla sonra gene konuşur, derdini anlar, işini sorar ilgilenir, dileklerimi selamlarımı bırakır iznini alır ayrılırım.”
Konu ve Sanatçı
Yıldız Moran’ın insanlarındaki sıcak yalınlığın öyküsü buradan geliyor.
Fotoğraf makinesini o, yaşantılardan ilginç konular çekmek için değil, yaşantının özünü çıkarabilmek için kullanır. Makine onu götürmez konulara.
Böylelikle, konu ile sanatçı arasındaki yakınlık, eser ile seyircisi arasındaki yakınlığını bulur. Hiç birinin arasında bir araç, başka bir kişi yoktur. Aynı anları paylaşan insanlar vardır. Tümü birbiri ile konuşup anlaşmakta, yaşamlarının ortasında birbirlerini tanımaktadırlar. Fotoğraf sanatı için bu aşama çok değerli bir sonuç demektir.
İnsanı, fotoğrafının öyküsü ile değil de öyküsünün fotoğrafı ile saptamaktır bu. Ki çağdaş fotoğrafçılıktan çağdaş sinemacılığa kadar ana sorun günümüzde budur.
İnsanın içinde bulunduğu durumlardaki kederinden ya da sevincinden an’lar çalmak yerine, insanı durumları içinde izlemek, mesajı ahlaklı estetiği ile sunmak sanatçıların işidir ancak.
Bu alandaki tüm sanatçılar, filmciler, sinemacılar, makinelerini değil gözlerini ve bilgilerini gezdireceklerdir konuları üzerinde.
Her yapıt seyircisine gideceğine göre.. Her seyirci kendi yaşantısı içinde olduğuna göre.. Bunlar karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini zoraki itilimlere sürüklemeye, çekmeye çalışmamalıdır. İnsanca oluşunun nedenidir bu tüm sanatın.
Sanatların ayrı ayrı kendi içlerinde, kendi öz gerekleri ve kurallarından başka, bir öte kanunları daha vardır kendi dışlarında ortaklaşa dayandıkları. Hepsi şiirini, öyküsünü, müziğini ve giderek romanını, karşılıklı olarak ancak o zaman sağlar ve kazanır.
Sanatların yaşama girmesi ve orada tutunup yayılması ve sonunda kalıcılığa ermesi o mimarlığın sonucudur.
Teknik ve biçimleme yönlerinin kuralları dışında, bu özdeki ve özdenlikteki temelden başlayan kişilik problemi, sanatçıların dünya görüşlerindeki gücüne kalır önünde sonunda. Bunun reçetesi yoktur. Bundan ötede, değerlendirme birimlerini onlar yapar.
Yıldız Moran, insanın yüzünden kalkıp doğanın açılarına, portre planından sinema görüntüsüne kadar uzanırken, sanatçı kişiliğini bunları bilerek kazanmıştır.
Bütün yönleri ile insan ve doğa, onun fotoğraflarında engin bir kaynaşmanın serüvenini bize iletmekte.
Özdemir Asaf
28 Kasım 1970