top of page

ARTICLES

​THREE / ÜÇ, Antalya, Turkey 1955

THREE / ÜÇ, Didim, Aydin, Turkey 1955

Duygu Ayber

Evrensel Gazetesi

13 Ocak 2014

 

Yıldız Moran: Zamansız Fotoğraflar

 

Fotoğraf sevdası çok önceleri düşmüş bilincime. Etkisi altına alıp beni, düşlerimin arasında büyüyen bir sarmaşık gibi... “Ben mi bilemedim acaba değerini” derken, Yıldız Moran’ın dünyasına kapı aralayan fotoğraflarını gördüm. Şiir gibi diyorum, evet. Bu satırları yazdırabiliyorsa var elbet bir hikmet demeli. Ben, fotoğraf tutkunu ve iyi bir fotoğrafçı olma hevesindeki kadın, siyah beyaz fotoğrafların arasında kaybettim kendimi. Düşünceler arasında savruldum, bir o yana bir Anadolu’ya...

 

Kadınların fotoğraf çekmesini bir yana bırakın, fotoğraf çekmenin bile güç olduğu yıllarda bu işin eğitimini alıp, İtalya, İspanya, Avusturya ve Anadolu’yu makinesiyle karış karış dolaşan ilk Türkiyeli kadın fotoğrafçıdır, Yıldız Moran. Bu gezilerinin ardından Türkiye’ye dönmeye karar verdiğinde, İstanbul ve Anadolu’yu dolaşır. İşte bu gezilerine, fotoğraflarıyla bizleri de adeta konuk eden Moran’ın 8 bin fotoğrafı arasından seçilen yaklaşık 80 tane fotoğrafı Pera Müzesi’nde sergileniyor. Bilinen sınırlı sayıdaki karelerinin dışında ilk kez sergilenen fotoğraflarıyla, Türkiye’nin fotoğraf tarihi içinde tozlanmış bir isim olmasına rağmen ne yazık ki çok da bilinmeyen bu mektepli kadın, izleyiciyle yeniden buluşturuyor birbirinden güzel fotoğraflarını.

 

YOKSUL KADINLARIN HALLERİ

Bir yandan köy düğününde tüm doğallığıyla oynayan yaşlı kadınları, diğer yandan tandır evinde ekmek yoğuran, belli ki yeni gelin olmuş, genç bir kadını görüyorsunuz. Eğmiş boynunu... Baba evini düşünüyor belki çocukluğunu, erken yitip giden. Belki de öyle yoksul ki, elindeki unla ne kadar ekmek çıkarabileceğini düşünüyor.

 

Bir öte yana dönüyorsunuz ki, sokak ortasında oturmuş iki yaşlı çıkıyor karşınıza. Biri kadın. Utangaç halini gizliyor eliyle. Ama hızlı olamamış ki çıplak ayağını fark ediyorsunuz hemen. Anadolu’nun bir başka mecrasına yol alırken, daha nicesiyle karşılaşmak mümkün. Ve neredeyse her karesinde görebilmek emeği... Hep yoksulun, emekçinin ve ezilen kadının hayatını öykülemiş olması, kendi zamanının en has kadınlarından biri olduğunu da gösteriyor. Gerek teknik altyapısı ile ışık oyunları, gerek emekçiden taraf yanı, gerekse sanatsal yönüyle…

 

Sanatçı hep ışığın peşinden koşmuş, ışığı kovalamış gibi sanki. Ters ve sert kontrastları kullanmayı çok seviyor. Teknikteki o engin bilgisini kullanarak fotoğrafı; insanın derinliklerine inen, hayatının her anına dokunan birer resim kıvamına dönüştürdüğünü görüyorsunuz.

 

“24 saat düşünülen, yaşanılan, ikinci plana atılamayacak bir konudur fotoğrafçılık. İnsana, yaşama özgün, bir aşamanın bir yerini kavramsal olarak dolu, yoğun, ağırlıklı olarak verebilen kişidir fotoğrafçı.”

 

İşte bu satırların sahibi 12 yıllık aktif fotoğrafçılık kariyerini, başka bir tutkusu için geri plana atan Moran’a içten içe kızmamak elde değil. Şair Özdemir Asaf’la evliliğinin ardından, bırakmıştır kısa ama bir o kadar başarılı fotoğraf kariyerini. Bu tutkusuna neden geri dönmediği ise bilinmiyor. Ama bilinen şu ki Yıldız Moran, birinciliği değil ilk olmayı tercih etmiş bir kadın sanatçıdır.

 

Bir anlamda “retrospektif” niteliğindeki kapsamlı, Moran’ın bu kendine ait iç sesini ortaya koymayı amaçlayan “Zamansız Fotoğraflar” adlı sergiyi, 19 Ocak tarihine kadar Suna- İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde izleyebilirsiniz.

 

YILDIZ MORAN KİMDİR?

Türkiye’de akademik eğitim almış ve profesyonel anlamda çalışmalar yürüten ilk kadın fotoğrafçıdır. 1932 yılında İstanbul’da doğmuş, 1951’de Robert Kolej’den mezun olmuştur. İngiltere’de eğitim almış, Ünlü Fotoğrafçı John Vickers’ın öğrencisi olmuştur. Cambridge’de açtığı ilk kişisel sergisini İstanbul, Ankara, Londra ve Edinburgh sergileri izlemiştir. Ahmet Vahid Moran’ın kızı, Özgün Şair Özdemir Asaf’ın eşidir. İlk sergisini 21 yaşındayken Cambridge’te açmıştır. 1982 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Fotoğraf Enstitüsü Onur Üyesi olmuş; değil kadınların, erkeklerin bile rahat dolaşamadığı yerlere giderek, kasabaları köyleri gezmiş, hayata dair ne varsa görüntülemiştir. Fotoğraflarında şiirsellik ve estetik, mükemmelliğin sırrı belki de şu sözlerinde gizlidir: “Şair hangi vezinle, hangi kalıpla şiir yazmayı seçip, içeriği dolduracaksa, fotoğrafçı da kendine en uygun fotoğraf makinesini bulmakla yükümlüdür. Her iki dalda da sonuçta şiirsellik, estetik yoksa başarısızdır”.

 

Duygu Ayber

13 Ocak 2014

bottom of page