top of page

ARTICLES

SHOESHINE BOY / AYAKKABI BOYACISI, Anatolia, Turkey 1955

SHOESHINE BOY / AYAKKABI BOYACISI, Anatolia, Turkey 1955

Seyit Ali Ak

Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Fotoğrafı 1923–1960, Remzi Kitapevi
Nisan 2001

 

Yıldız Moran

 

İstanbul, 24 Temmuz 1932 - İstanbul, 15 Nisan 1995

 

Babası Ahmet Vahid Moran, dilbilimci. Büyük Türkçe-İngilizce Sözlük’ün, birinci baskısını 1945 yılında yaptı. Yıldız Moran, ortaöğrenimini Arnavutköy Kız Koleji’nde tamamladı (1943-1950).

Yıldız Moran Blommsbury Technical, Londra (1950-1951), Ealing Technical College’de fotoğraf öğrenimi gördü. Londra (1951-1952) Old Vic (Shakespeare) Tiyatrosu Fotoğrafçısı John Vickers’in yanında portre üzerinde staj yaptı (1952). İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya, İspanya ve Portekiz gezilerinde çektiği fotoğraflarla 1953 ve 1954 London Camera Club, Londra karma sergilerine katıldı. 1953 ve 1954’te Londra (Helen Graham House) 1954’te Cambridge’te (Christ College) kişisel sergiler açtı. 1954’te sonbaharında yurda döndü. Ve 1955 Şubat’ından sonra çalışmalarını Adalet Cimcoz’un yardımıyla açtığı, Beyoğlu, Kallavi Sokağı’nda Maya Galerisi’nin üstündeki stüdyosunda sürdürdü.

 

1955’te iki kişisel sergi açtı. Şubat’ta İstanbul’daki stüdyosunda, Haziran’da Ankara’da Sanatsevenler Derneği’nde açtığı sergilerde yurtdışındaki çalışmalarını sergiledi. İstanbul ve Anadolu gezilerinde çektiği fotoğraflarla 1956 (Mart, İstanbul Hilton Oteli), 1957 (Mayıs, Ankara Sanatsevenler Derneği), 1957 (Mayıs, İstanbul Moderno Mağazası, Harbiye), 1960 (İstanbul Türk Alman Kültür Derneği), 1962 (Ağustos, İskoçya Edinburg Festivali) kişisel sergilerini açtı.

 

Şair, Özdemir Asaf Arun’un eşi olan Yıldız Moran, 1962’de büyük oğlu Gün’ün doğumu üzerine fotoğrafçılığı bırakmıştır. Üç oğlu vardır.

 

1970 Kasım, 1974 ve 1976 yıllarında İstanbul’da kişisel retrospektif sergileri açmış, yaşamı boyunca çeviri ve düzeltme çalışmalarını sürdürmüştür.

 

Çevirileri:

To Go To, Özdemir Asaf;

A Study of History, Arnold Toynbee;

Pre-Ottoman Turkey, Calud Cohen;

One Minute Manager, Cenajans;

Reklam Sözlüğü, Cenajans;

Export Financing, Sınai Kalkınma Bankası;

Lands and People, Europe and North America, Grolier,

 

Yayına hazırladığı sözlükleri:

A. Vahid Moran, Büyük Türkçe-İngilizce Sözlük

Eş Anlamlı Sözcükler ve Karşıt Anlamları Sözlüğü

 

Yıldız Moran’ın 1988 yılı Mayıs ayında Adam Kitabevi’nde bir sergisi açıldı. Albümü yayınlandı.

 

Yıldız Moran’ın etkileyici bir yaşamı ve kişiliği vardı. Tutkuların insanıydı. Yaşamını tutkularının sesine kulak vererek yönlendirmişti. Yaşamının son yıllarına kadar artan rahatsızlıklarına karşın güler yüzlü ve çalışma tutkusu eksilmeyen bir insan olarak kaldı. Açık sözlü, yürekli ve yüksek direnci olan bir insandı. Kendisiyle yaptığımız birçok söyleşiden kişiliğini ele veren bazı çizgileri aktarmak istiyorum:

 

“Beni fotoğrafçılığa iten başarısızlığımdı. Kolejde 8. sınıfta hiç beklemeksizin sınıfta kalınca oldu. Nazım’ın eşi Münevver Hanım geliyordu dersime. Çok iyi bir hoca idi ama Moda’da oturduğumdan yola dayanamayıp hiç derse girmedim. Kalmak büyük şok oldu. Dayım Mazhar Şevket İpşiroğlu, ‘Niçin fotoğraf yapmıyorsun,’ dedi. Resme olan ilgimi biliyordu. Kendi imkânlarımla İngiltere’ye gittim, talebe oldum. O zaman İngiliz Ataşesi bile İngiltere’de fotoğraf okulu olduğunu bilmiyordu. Dekorasyon çalışan bir arkadaşımın okuluna yazarak ve apar topar beş gün içinde gittim, ucu ucuna yani...”

 

“Evliliğim 1962’de başladı. Ama biz aslına bakarsanız hiç evlenmedik ya da hep evliydik. Bizimki hiçbir zaman klasik evlilik olmadı. Yakından uzaktan ilgisi olmadı. Benden de klasik bir ev hanımı, Özdemir’den klasik bir koca olmadı… Fotoğraflarıma yakınlık duyanların ilgisini iltifatkar buluyordum, tektim. Çok büyük bir iltifat geliyor ama beni hiç etkilemiyordu. Çünkü kavgam kendimleydi.

 

“… Memnunum, şaşırtıcı bir ilgi gördüm ve hep o ilgiye layık olmaya çalıştım. Ne var ki, insanın kendi içinde savaşı var. Fotoğrafın kavramını bulmaktı sorun. Onu bulup geliştirmek... Fotoğraf sanatının bana göre ve benim seçtiğim yöndeki sınırlarını zorlama ve buna göre yönlenmek gerekiyordu. Bunda Özdemir Asaf’ın çok rolü oldu. Bazen çok geniş, derin, renkli bir dünya sundu. Onun içerik yönünden, zihinsel oluşma yönünden sınırsız yararı oldu.”

 

“...Anadolu olağanüstü renkli bir cennet fotoğraf için. Çünkü insanlar yalın, onlara ulaşmak çok kolay. Ne var ki Anadolu’daki rengi evrensele ve her zaman geçerli kavramlara bağlamadığımız sürece, bence o fotoğraf amacına ulaşmamıştır. Ya da başka bir yerde çekilen fotoğrafı, karnavalda çekilmiş ya da oğlunun cenazesindeki ana fotoğrafı... Bence o, konuyla bağımlı kalır. Eğer acıyı yansıtacağınız her zaman, durum ne olursa olsun, acı çeken insanı yansıtmayı amaçladım.”

 

“… Düşüneceksiniz, neyi nasıl yapacağınızı, çekeceğinizi kafanızda tasarlayacaksınız. Öyle ki ilgili her teknik sorun, konunuzla aranızdan çıkacaktır. Çıkacak kadar hakim olacaksınız duruma. En yeni gelişmeleri, en yeni olanakları arayacaksınız. Bir kere ben geldikten sonra da bugün de zannediyorum malzeme en büyük sorundur. İstediğiniz kağıdı bulamazsınız, istediğiniz malzemeye ulaşamazsınız. Türkiye’de çalışan herkes bir tür cambazdır. Olmadık kağıtta olmadık sonucu alacaksınız. Bu teknik açıdan öyle bir engel ki, içeriğe yönelecek zaman kalmıyor.”

 

“... Sonra üç çocuk dünyaya getirip fotoğraftan uzaklaştım. 10 yıl kadar hep tekrar başlamayı umdum. Ama arayı açtıktan sonra çok zor... Acımasız bir konu… Çok geniş olanakları var… Çok güzel bir anlatım yolu… Düzeyini korumak için büyük çaba gerekli. Her sanatta olduğu gibi. Yarım olacak iş değil. Hiç yapmamak daha iyi…”

 

Yıldız Moran’ın fotoğraf yaşamında iki nokta üstünde durulması gerektiği kanısındayım. Bunlardan biri yurda döndükten sonra evleninceye değin geçen süre içinde yaşamını, fotoğraf sanatından kazandığı parayla devam ettirmesidir. Diğeriyse fotoğraflarında insanın gerçek yüzünü açığa çıkarmak istemesidir.

 

Bir sanatçı için en büyük yalnızlık, onu aynı yaşantıyı paylaştığı insanların yalnız bırakmasıdır. Yıldız Moran’ın cenaze törenine fotoğraf dünyasından gelen olmamıştır.

 

Seyit Ali Ak

Nisan 2001

bottom of page