LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
LA VIE, LES GENS ET LE PAYSAGE DE LA TURQUIE de 1954 à 1958
8 MARCH 2018 / 10-14 APRIL 2018
HANDS / ELLER, Antalya, Turkey 1955
Nurullah Berk
Istanbul - Quotidien Du Soir Politique Et Littéraire / Günlük Siyasi ve Edebi Yaşam
9 Şubat 1960
Yıldız Moran'ın Fotoğrafları
Geçenlerde, bir fotoğraf sergisi ile ilgili olarak, uygulayıcılarının yaratıcılıkları ve buluşları sonucunda artik önde gelen özgün plastik sanatlar arasında yer almakta olan bu sanat dalı konusunda bir konuşma yapmıştım. Resim ve heykel sergileri ile zamanı dolu ve bu gibi konulara eğilmeye yeterince olanağı olmayan bir köse yazarı olarak bu sanat dalı üzerine bu kadar kısa bir zaman sonra tekrar döneceğimi de düşünmüyordum doğrusu.
Ancak, bir tesadüf beni Bayan Yıldız Moran’ın stüdyosuna götürdü ve orada iki saat boyunca hayranlıkla baktığım “anıtsal fotoğraflar” beni sessizce, sahnelerden, didişmelerden, gruplaşmalardan uzak ve günümüzde birçok gencin bir an önce tanınmak amacı ile kullandığı diğer yollara yönelmeden çalışan bu sanatçıdan bahsetmeye yönlendirdi.
Yıldız Moran öğrenimini 1950 ve 1954 yılları arasında İngiltere’de, Blomsbury Technical College’de ve fotoğraf sanatı eğitimi verilen diğer kurumlarda yaptı. Ancak kendisi sanat kariyerinin bu dönemine büyük önem vermemekte ve o dönemin sonuçta, değerini özellikle yaratıcı güç ve gözlemdeki özgünlükten alan bir uğrasının teknik yönlerini öğrenmek aşamasını oluşturduğunu vurgulamaktadır.
1955’te Türkiye’ye dönerek fotoğrafçılık uğrasına başlayan Yıldız Moran hemen o dönemde ülkemizde objektifini en iyi kullananlardan biri olarak yerini aldı. 1955 ve 1959 yılları arasında Ankara Sanatsevenler Derneği, Hilton Oteli, Moderno Galerisi, Türk-Alman Kültür Derneği’nde sergilediği eserleri hak ettikleri beğeniyi elde ettiler.
Yıldız Moran’ın fotoğraflarını kesin biçimde tanımlayacak bir sözcük bulmak gerekseydi, bu fotoğrafların her şeyden önce acımasız, hatır gönül tanımayan fotoğraflar olduğunu söylerdim.
Açıklayayım : Çoğu kez fotoğrafçılar — en iyileri bile — hoşa giden görüntüler yaratmaya çalışıyorlar. Aşırı biçimde kullanılmış ışık oyunları, kolayca bir atmosfer yaratan yansımaların bolluğu, ‘yazınsal’ bir yanın ağır bastığı hoş çerçevelemeler, kadının zarifliğini öne çıkaran ‘monden’ ve gönül okşayıcı portreler, bunların hepsi hoşluğa yönelen ve bir sanatçının görüntülerinde bol bol yaratabileceği şeyler. Objektifleriyle evrenin yalnızca göze hoş gelen görüntülerini yakalayan fotoğrafçıların gördüğü büyük rağbet de buradan geliyor; çünkü çiğ bir biçimde gözümüz önüne serilen gerçeği yok sayma eğilimi hepimizde var olan bir eğilim.
Yıldız Moran ise, portrelerinde yüzlerdeki hataları kabul ediyor ve modelinin ruhuna ulaşmak dileği ile soyut, düşünsel olanı arıyor. Böylelikle sanatçıların, entelektüellerin, çiftçilerin, çocukların çehreleri kendilerini, üzerlerinde oynanma olmaksızın ve içerdikleri tüm doğrular ile ortaya koyuyorlar. Bir yüze objektifi doğrultmak, herhangi bir ışık ya da gölge oyunu, bir dekor yardımı olmaksızın maksimum ifadeyi elde etmek bir iddia gibi düşünülebilir. Ben böylesi bir mucizeyi birkaç sene önce, bir Fransız sanatçı, Bayan Simone Hermant, bir portremi Akademinin rıhtımında güvensiz bir ışık ortamında çektiğinde ve eğer çok değerli bir insana hediye etmemiş olsa idim yasam boyu gözlerimin önünde saklayacağım bir resim yarattığında yasamış idim.
Yıldız Moran, eğer yurdumuzun manzaraları, dekorları, yörel insanları düşünüldüğünde bu terim kullanılabilecek ise “egzotik”tir de ayrıca. Yurdumuzda şehirlerimiz, yerleşim yerlerimiz, köylerimiz aralarında öylesine derin farklar bulunmakta ki büyük şehirlerin sınırları dışarısına çıktığımızda hızla değişen ortam karsısında kendimizi şaşkınlıklar içinde bulmaktayız. Yıldız Moran durmadan geziyor ülkenin içlerinde ve beklenmedik olanın peşinde koşan bir görüntü avcısına sayısız olanaklar sunan en uzak, en zor ulaşılır köşelere bile gitmekten çekinmiyor. Yüzyıllık duvarlar arasında yılan gibi kıvrılan sokaklar, kayalara oyulmuş evler, yün eğiren, iş işleyen kadınlar, balıkçılar, beyaz badanalarıyla göz alan duvarların gölgesinde oynayan bebeler, çoban portreleri, koca ceylan gözleriyle genç köylü kadınları, tüm bir Anadolu dünyası geçiyor gözlerinizin önünden bu büyük fotoğraflara baktığınızda; ve bu yapıtların anıtsallığı, dışavurum güçlerini bir kat daha arttırıyor.
Sanatçı, “fotoğraf her şeyden önce yalın gerçeği göstermelidir” diyor. Eserlerinde ek mesajların kesinlikle resme yüklenmemiş olması durumunu da açıklıyor bu. Onlar, hiç kuşku yok ki, uluslararası fotoğrafçılık alanında en başarılı ürünler arasında yer alabilirler, bu nedenle Yıldız Moran’ı yurtiçi konusunda ne kadar desteklesek azdır. Unutmamak gerekir ki, kimsenin değeri kendi ülkesinde pek bilinemiyor, ancak istisnayı dileyelim ve sanatçımızın değerinin kendi yurdunda da anlaşılacağını düşünelim.
Nurullah Berk
9 Şubat 1960